Balıkesir ve çevresiyle ilgili değerlendirmeler yapan Fırat Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, 10 Ağustos 2025 itibarıyla görülen deprem yoğunluğunu ve bunların potansiyel sebeplerini ele aldı. Bu dönemde 3 ve üzeri büyüklükteki deprem sayısının 14 bini aştığını belirten Aksoy, bunun normalin ötesinde bir durum olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin deprem kuşağı konumunu hatırlatan yer bilimci, Akdeniz üzerinden kuzeye uzanan fay sistemlerinin ülke üzerinde deprem üretimi için uygun bir zemin sunduğunu ifade etti. Özellikle Doğu Anadolu Fayı ile Kuzey Anadolu Fayı arasında yer alan bölgelere dikkat çekerek, bu faylar üzerinde dikkatli bir izleme gerektiğini söyledi. Depremlerin çoğu, bu faylarda uzun süre birikmiş gerilimin anlık boşalması olarak ortaya çıkıyor; enerji salınımı ise deprem dalgaları şeklinde yüzeye çıkıyor.
Hani ilçesi yakınlarında Elazığ çevresi ve Bingöl yönünde izlenen son depremin, ana fay ile doğrudan bir ilişki taşımadığına işaret eden Aksoy, bu depremin kendi başına bir olay olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Bununla birlikte bölgede risk oluşturabilecek faylar net olarak belirlidir: Doğu Anadolu Fayı’nın Palu-Bingöl kesişimi ile Kuzey Anadolu Fayı’nın Erzincan-Yedisu arasındaki bölümler, riskli bölgeler olarak tanımlanıyor. Diğer faylar ise daha çok normal kırılımlarla ortaya çıkan, farklı büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yapılar olarak görülüyor.
Aksoy, depremlerin tetikleyicileri hakkında da açıklamalarda bulundu. Büyük ve yoğun deprem kuşakları üzerinde hareketlilik devam ederken, bazı bölgelerde panik yerine soğukkanlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini belirtti. Depremleri üreten fayların kırık uzunlukları kadar sayısının da azaltıcı etkisi olabileceğini ifade eden bilim insanı, küçüklü büyüklü çok sayıda fayın toplam etkisinin riskleri belirlediğini söyledi.
Balıkesir ve çevresindeki mevcut durumu gündeme taşıyan Aksoy, literatür ve meslektaşlarının çalışmalarına atıfta bulundu. Özellikle 10 Ağustos 2025’ten itibaren başlayan ve 14 binin üzerindeki 3+ büyüklüğündeki deprem vakaları, bölgenin detaylı inceleme gerektirdiğini gösteriyor. Bu süreçte, 2020’de Simav ve Akhisar çevrelerinde görülen deprem hareketleriyle benzer bir yoğunluk gözlemlendiğini hatırlatan uzman, bölgede çok sayıda fayın birbirini tetikleyebileceği sorusunu gündeme taşıdı.
Aksoy, deprem kuşağının üzerinde yer aldığımızı ve coğrafyamızın bu durumla uyumlu olduğunun altını çizdi. Jeolojik özellikler nedeniyle belirli aralıklarla benzer sismik aktiviteleri yaşamaya devam edeceğimizi belirterek, depremle yaşamaya alışmanın pratikte zor olduğunu ancak bu yönde dikkatli hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. 6 Şubat 2023 depreminde yaşanan zararlar ve kayıplar hatırlatılarak, yüzeye yakın kırıklar olan yapıların da dayanıklılık açısından incelenmesi gerektiği ifade edildi.

 
							
 
                         
                         
                         
                         
                         
                         
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					
Yorumlar kapalı.