Şehir yaşamı, endüstri ve günlük aktiviteler, havaya karışan zararlı partiküllerin sisle birlikte yer yüzüne inmesini kolaylaştırıyor. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Sinan Bodur, sisli havaların solunum sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Nem miktarının artmasıyla ortaya çıkan sis, hava koşullarıyla birleşerek zararlı maddelerin yoğunlaşmasına yol açıyor. Özellikle PM10, PM5 ve PM2.5 olarak adlandırılan bu parçacıklar şehir içinde sıkça bulunabiliyor. Sisli havalarda bu partiküller ve toksik gazlar, içerdikleri su buharıyla etkileşime girerek akciğerler ve genel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Solunum hastalığı olan bireyler için risk daha da artıyor, çünkü çok ince PM2.5 partikülleri doğrudan kan dolaşımına sızabiliyor ve sistemik etkiler yaratabiliyor.
Tarih boyunca bu tür hava olaylarına örnekler verilmiştir. Dr. Bodur, Londra’da 1952 yılında meydana gelen büyük sis felaketini hatırlatarak, aralık ayındaki rüzgâr eksikliği ve yoğun kömür kullanımı nedeniyle görüş mesafesinin bir metreye kadar düştüğünü kaydetti. O dönemde kömür madenciliği ve ısınmasıyla ortaya çıkan hava kirliliği yüzbinlerce kişinin sağlık sorunları yaşamasına, resmi kayıtlara göre yaklaşık 6 bin ila 10 bin arasındaki ölüme ve yüzbinlerce kişinin hastanelere başvurmasına yol açtı.
Gezegenimizin sağlığı için halkın ve yetkililerin ortak sorumluluğu söz konusu. Biz sağlık profesyonelleri olarak sizlere, sisli ve kirli havalarda mümkün olduğunca dışarı çıkmamanızın önemini hatırlatıyoruz. Hava kalitesinin iyileştirilmesi ise bireysel önlemlerle sınırlı kalmayıp toplumsal bir görevdir; temiz hava için alınacak önlemler, toplumun ortak çabasıyla daha sağlıklı bir gelecek getirecektir.
Kaynak: İHA

Yorumlar kapalı.