Van Gölü Havzası, iklim değişikliğinin etkileriyle daha sık ve yoğun hava olaylarına sahne oluyor. Bölgedeki uzmanlar, alansal yağış miktarının daha da azalması ve karın önceki dönemlere göre düşmesi nedeniyle içme suyu kaynaklarının baskı altında kalacağını vurguluyor. Küresel sıcaklıkların yükselişi, yağış rejimini değiştirdiği için Van Gölü Havzası’nda su yönetimi, bugün olduğundan çok daha kritik bir mesele haline geldi.
Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, mevcut raporların dünyanın ısınmasını durdurmaya yönelik kanıt sunmadığını, aksine her yıl sıcaklığın arttığını ifade etti. Önümüzdeki yıllarda bölgeye düşen yağışın en verimli şekilde yönlendirilmesi gerektiğini belirterek, Van ve çevresinde içme suyu sorununun daha da büyüyeceğini dile getirdi. Bu bağlamda, su kaynaklarının kıtlaşmasını önlemek için havza içinde suyun dikkatli ve planlı kullanımı hayati önem taşıyor.
İHA muhabirinin sorularına yanıt veren Alaeddinoğlu, kuraklık tehdidinin uzun vadeli bir senaryo olduğuna dikkat çekti. Havanın kapalı yapısı ve bölgedeki çok sayıda gölün su rezervlerini etkilediğini öne sürerken, Van Gölü’nün 3.700 kilometrekarelik yüzeyi ve 400 metre derinliğiyle tuzlu ve sodalı bir göl olması, içme ve sulama açısından sınırlı bir tükenme riski doğursa da suyun kalıcı olarak elden çıkmayacağını ifade etti. Geleneksel olarak göl çevresindeki durumun giderek kırılganlaştığını ve benzer baskıların daha küçük su birikimlerinde de kendini gösterdiğini belirtti.
Doğu kesiminde kuraklığın daha yoğun hissedildiğini ifade eden Alaeddinoğlu, yağışların artık uzun vadeli dengeden kopup ani sağanaklar halinde hızlı düşmesi nedeniyle taşkınlar ve sellerin arttığını belirtti. Bu durumun, havzanın doğu bölümünde tarım ve hayvancılığı yoğun olan bölgelerde daha belirgin olduğunu söyledi.
Yapısal olarak kapalı havzaların sularını etkin biçimde yönetmenin kaçınılmaz olduğuna işaret eden alim, dışarıdan su getirmek için yüksek maliyetlere değinerek, havzaya düşen yağışın en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Sulama için tarımsal alanlar, sanayi süreçleri ve şehirlerdeki içme suyu ihtiyacı arasında denge kurulması gerektiğini belirten Alaeddinoğlu, karın azalmasıyla yeraltı su kaynaklarının beslenme döngüsünün zayıfladığını kaydetti. Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde içme suyu sıkıntısının daha şiddetli hissedileceğini ve yaz aylarında yağışların tamamen kaybolabileceğini ifade etti. Bu nedenle havzanın etkili bir şekilde yönetilmesi, ciddiyetle ele alınması gereken bir zorunluluktur.
Yorumlar kapalı.