Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi’nin başında bulunan Prof. Dr. Lokman Aslan, insanların doğayla temasının artmasının ekosistemler ve toplumsal sağlık üzerinde kaygı verici riskler doğurduğunu ifade etti. Merkezin, yaralanan yaban türlerini tedavi etmekle kalmayıp rehabilitasyon sürecini tamamlayarak yeniden doğal yaşama kazandırmayı amaçladığını belirtti.
İHA ile yaptığı söyleşide Aslan, merkezin çalışmaları hakkında şunları paylaştı: “Yaban hayvanlarıyla ilgili sorunlarla ilgilenen merkezimiz, ekolojik dengenin sürdürülmesi için çaba gösteriyor. Son yıllarda iklim değişiminin etkileri ve yaban hayatına müdahalelerin artmasıyla insan–yaban çatışmalarında önemli bir artış gözlenmektedir.”
Yaban hayvanlarına yönelik bilinçsiz yardım ve yiyecek bırakmanın doğaya zarar verdiğine dikkat çeken Aslan, “Yaban yaşam alanlarına yiyecek bırakmak, hayvanların davranışlarını değiştirecek ve insanlar yaklaşmaya başlayacaktır. Bu durum, zoonotik hastalıkların artmasına yol açabilir,” dedi. Ayrıca yaban hayvanlarına aşırı temasın ekosistem üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağını vurguladı: “Davranışlarda bozulma, doğada hayatta kalma gücünü azaltır ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açar.”
“Vatandaşlar yaban hayvanlarına gıda bırakmamalı” şeklinde çağrıda bulunan Aslan, şu uyarıyı yaptı: “Bir hayvan su ya da yiyecek aramak için yerleşim alanlarına geldiyse, çoğu kez insanlardan kaçarmış gibi davranır. Ancak merhametle yiyecek verdiğimizde, bu durum alışkanlık hâline gelir ve hayvanlar insanların beslenmesini beklemeye başlar; bu da çatışmaya zemin hazırlar.”
Son dönemde Bitlis, Erciş ve Hakkari çevrelerinde görülen yaban hayat–insan çatışmalarına değinen Aslan, “Tilkiler veya kurtlar gibi türlerin mahallelere inmesi, kuduz da dâhil olmak üzere zoonotik hastalıkların yayılma riskini artırır. Bu yüzden önleyici tedbirler alınmalı ve yaban hayata müdahale edilmemelidir,” ifadelerini kullandı.
“Vahşi çöplükler yaban hayatını şehir merkezlerine çekiyor” başlığıyla konuşan Aslan, çöplerin yaban hayatını kolay besin bulabileceği alanlara sürüklediğini ve kontrol altına alınmadıkları sürece bu canlıların şehirlerde sıkça görülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Doğayı tanımadan müdahale edilmemesi gerektiğini vurgulayan Aslan, gezilerde ve kırsal alanlarda ziyaretçilere şu önerileri sundu: “Gidilecek bölge hakkında bilgi edinilmeli, yavrular alınmamalı; çünkü çoğu zaman ebeveynler yakınlarda bulunur. Doğadan koparılan her canlı, ekolojik denge için bir kayıp anlamına gelir. Türkiye’de yaban hayatının temel ihtiyaçları açısından kıtlık ya da yokluk söz konusu değildir; sularını ve doğayı korur, temiz tutarsak hayvanların yiyecek bulmasına ihtiyaç kalmaz. Yaban hayvanlarına yiyecek bırakarak evcilleşmenin ve uyum sağlamanın yolunu açmış oluruz; bu da sahipsiz hayvan sorununa dönüşür.”
Aslan, vatandaşların yaban hayata müdahalesini sınırlamaları gerektiğini ifade ederken, şu sözlerle toplam mesajını özetledi: “Müdahale etmezsek, tüm canlılar birbirinin zararından emin olur. Sağlıklı bir toplum için çevremizi temiz tutmalı, çöplerimizi ve atıklarımızı doğru şekilde yönetmeliyiz. Sağlık, hayvan ve çevre sağlığı bir bütündür; bu üçü birlikte ele alındığında daha müreffeh bir topluma ulaşabiliriz.”
Kaynak: İHA

Yorumlar kapalı.