Van Gölü Havzası’ndaki su çekilmeleri, sazlık yangınları ve ekosistem tahribatı giderek gündemde yer tutuyor. Uzmanlar, sulak alanların yeniden tanımlanması ve güncel ihtiyaçlara uygun bir yönetim sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. İlk olarak, bu özel ekosistemin doğası ve yaşam için taşıdığı önem üzerinde duruluyor; sulak alanlar, biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik dengenin temel taşı olarak öne çıkıyor.
Profesör Doktor Lokman Aslan, iklim değişikliğinin ve nüfus baskısının bu alanları tehdit ettiğini ifade ederken, yaz sıcaklıklarının sonbaharda da etkisini sürdürdüğünü belirtiyor. Van Gölü Havzası’ndaki su seviyelerinin belirgin ölçüde gerilediğini söyleyen Aslan, yağış eksikliğinin sazlık bitkilerinin kurumasına yol açtığını ve bunun da kıvılcım etkisiyle büyük yangınları tetiklediğini belirtiyor. Bu durum, ekolojik dengede kayıplara yol açarken; yangınlar sadece andaki zararı değil, gelecekte kayıp habitatlar oluşturarak göçmen kuşlar ve diğer canlılar için sorun yaratabilir.
Geleceğe dönük yönetim yaklaşımı değişmeli diyen Aslan, geleneksel 1960’ların sulak alan yönetimi modellerinin artık yeterli olmadığını vurguluyor. Meteorolojik veriler, yerel koşullar ve bilimsel analizlerle her bölgeye özgü planların oluşturulması gerektiğini, bu kararların ise yerel mercilerce titizlikle uygulanmasının şart olduğunu söylüyor. Nehil Sazlığı’nda yaşanan yangının, bahar dönemindeki yaban hayatına kıyasla çok daha az zarar verdiğine işaret edilse de, kaybedilen habitatların gelecekte büyük sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Göçmen kuşlar bu dönemde üreme sürecini tamamlayıp göç ederken, sazlıklar yeniden canlandırılmazsa kalıcı bir habitat kaybı yaşanabilir.
Doğayı dinlemenin zamanı geldi diyen uzmanlar, küresel ısınmanın etkilerinin her yıl daha belirgin hale geldiğini hatırlatıyor. Sulak alanlarda meydana gelen yangınların ve habitat kayıplarının artabileceğini belirten açıklamalar, sulak alan yönetiminin yeniden ele alınması ve doğayla uyumlu bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini gösteriyor. Bu hedefle, yerel yönetimler ve bilimsel veriler ışığında bütünleyici ve uygulanabilir bir planın hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Kaynak: İHA

Yorumlar kapalı.